Tematik Rehberler

TASARIM HARİKALARI

Kimileri çağdaş mimari eserleri kimileri de müzeleriyle dikkat çekiyor. Dünyanın tasarım harikası kentlerine mercek tuttuk.

Bilbao, İspanya

Frank O. Gehry’nin elinden çıkan Guggenheim Müzesi binası, Bilbao’yu Barselona ve Madrid’le yarışır hale getirdi. 1997’de yapımı biten yuvarlak hatlı ve bol kıvrımlı müze binasının dış cephesi, titanyum paneller sayesinde ışığı yansıtıyor. Binanın içindeki 15 metrelik atrium ise Gehry’nin simgelerinden biri. Gehry’nin müzesi o kadar önemli bir değiştirici güç oldu ki bu tarihten sonra artık dünyanın birçok yerinde bu müze binası örnek alındı ve küçük şehirler müze binalarıyla bir “Bilbao etkisi” yaratmayı ve bu sayede popüler hale gelmeyi amaç edindi. Şehrin çok yakında, Rioja şarap bölgesinde Gehry’nin bir eseri daha bulunuyor: Hotel Marqués de Riscal. Kentten bir saatlik bir otomobil yolculuğuyla ulaşabileceğiniz üzüm bağlarının ortasına konuşlanmış otel, yuvarlak hatları ve titanyum panelleriyle Guggenheim Bilbao’yu andırıyor.

Doha, Katar

Çinli mimar I.M. Pei’nin elinden çıkanİslam Sanatları Müzesi, Katar’ın ve Doha’nın bir dünya kenti olma çabasında önemli rol oynuyor. Önceleri adı pek de duyulmayan Doha, başta İslam Eserleri Müzesi olmak üzere önemli adımlar atarak bir kültür ve sanat kenti haline geldi. Pei’nin sade ancak yine de gösterişli binası, İslam mimarisini modern bir dokunuşla yansıtıyor. Beş katlı müze binasının gündüz ve gece, ışığın geliş yönü ve miktarına göre aldığı biçimler, üzerine düşen gölgeler büyüleyici bir geometri yaratıyor. Kentin bir diğer müzesi de Arab Museum for Modern Art ya da diğer adıyla Mathaf. Çağdaş Arap sanatının gelişimi ve yaygınlaşması alanında önemli adımlar atan müzede, süreli sergiler ve enstalasyonlarla birlikte sürekli bir modern resim ve heykel koleksiyonu da bulunuyor.

Paris, Fransa

Paris’in bin bir yüzü var. Bir yüzü yeme içme, bir yüzü eğlence, bir yüzü opera, bir yüzü de moda ve alışveriş… Ne var ki Paris denilince akla önce kültür ve sanat geliyor. Paris’in kültür-sanat arenası hem geleneksel ve eski  olana, hem de yeni ve modern olana odaklanıyor. Bir yanda Louvre’u ve Versailles’ı sunan kent, diğer yanda da sanat tutkunlarına modern müzeleri armağan ediyor. Avangard sanatçılar için deneysel bir galeri işlevi gören Palais de Tokyo, 60 bin çağdaş işi bünyesinden barındıran modern kültür-sanat merkezi Centre Pompidou, Jean Nouvel tarafından tasarlanan çağdaş sanat merkezi Fondation Cartier ve etnik sanat işlerine yer veren Musée du Quai Branly, Paris’te keşfedilecek modern sanat müzelerinden yalnızca birkaçı.

Frankfurt, Almanya

Çoğu zaman Berlin ve Münih gibi büyük kentlerin gölgesinde kalsa da Frankfurt, özellikle çağdaş sanat atılımlarıyla meraklı gezginlerin listesine girmeyi başardı. Bu atılımlardan belki de en çok öne çıkanı, Stadel Müzesi. Schneider & Schumacher mimari ofisi tarafından tasarlanan müze binası, kentteki Stadel’in muhteşem bir uzantısı ve 19. yüzyılda inşa edilmiş müzenin avlusunda yeraltına gömülmüş sergi alanlarından oluşuyor. Çağdaş sanata ayrılmış bu devasa galeriler, bahçedeki çimenliğe açılmış 195 yuvarlak pencere ile aydınlanıyor. Üzerlerinde yürünebilecek şekilde bahçeye ızgara stilinde yerleştirilen pencereler, geceleri LED aydınlatması işlevi görüyor. Rahatlıkla, şehrin kalbinde dramatik bir Spielberg film setine rastladığınızı sanabilirsiniz.

Bruges / Antwerp / Ghent, Belçika

Belçika’nın bu üç küçük ve gizli kenti, birer tasarım harikası. Bu muhteşem Flaman üçgeni; daracık sokakları, göz alıcı mimarisi, ufacık alanlarda yarattıkları büyüleyici ve ferah sığınaklarıyla tasarımın gösterişsiz bir yeri nasıl da radikal şekilde değiştirebildiğinin kanıtı. Burada en sıradan oteller bile sürpriz yaparcasına karşınıza çıkan avluları ile mutluluk kaynağı. Şehirleri turlarken müzeleri de es geçmeyin. Ghent’teki tasarım müzesi Design Museum Ghent iki bölümden oluşuyor. Binanın yeni kanadında ziyaretçileri, 20. yüzyılın başından bugüne gelen modern sanat işleri karşılıyor. Brugges’ün müzesi Musea Brugge, çağdaş sanata ayrılmış pavyonlarıyla görülmeye değer. Antwerp’in müzesi Museum Plantin-Moretus’ta ise dünyanın en eski matbaa makinelerini görebilirsiniz. Burada süreli sergiler ve çocuklar için eğitici aktiviteler de gerçekleştiriliyor. Antwerp’in bir diğer müzesi MAS Museum (Museum aan de Stroom), Neutelings ve Riedijk tarafından tasarlanmış. Kızıl kumtaşı ve cam panel gibi materyallerin kullanıldığı tasarım, bir yandan kentin yüzyıllar öncesinden kalan liman ambarlarını çağrıştırıyor, bir yandan da modern bir görünüme sahip.

Şikago, A.B.D.

Şikago, seyahatlerinde tasarım, modern mimari ve çağdaş sanat müzelerinin izini süren gezginler için başlı başına bir proje. Şehir merkezine beş kilometre mesafede bulunan Oak Park, ünlü mimar Frank Lloyd Wright’ın 1889’dan 1909’a dek yaşayıp çalıştığı eve ve stüdyoya ev sahipliği yapıyor. Geçtiğimiz yüzyılın Amerikan mimari eğilimlerinden Prairie stilinde yapılmış olan ev+stüdyo, hem hızlı ve endüstriyel kentleşmeye meydan okuyor, hem de adeta eski kıtaya saygı duruşunda bulunuyor. Frank Lloyd Wright’ın kentteki tek imzası bu değil. Şikago Üniversitesi (The University of Chicago) içinde yer alan The Robie House, ülkenin en önemli mimari yapılarından biri. Şikago’nun finans merkezinde, Burnham & Root tarafından yapılan The Rookery Building’e de yine Wright’ın eli değmiş. Şikago’nun bir diğer önemli mimari başyapıtı ise eski adıyla Sears Tower, yeni adıyla ise Willis Tower. Skidmore, Owings & Merrill’in tasarımı olan bina, dünyanın en büyük binaları arasında. 200 binden fazla sanat eserini bir arada göreceğiniz Art Institute of Chicago, kentin bir diğer sanat noktası. Burası sadece bir müze değil, bir eğitim merkezi olarak da işlev görüyor.

Rejkjavik, İzlanda

Rotasını İzlanda’ya çevirmeye gönüllü sanat ve mimari tutkunlarını büyüleyecek güzellikte bir bina: Harpa Reykjavík Konser Salonu ve Konferans Merkezi.Henning Larsen Architects tarafından tasarlanan bu göz alıcı çağdaş mimari eseri, kentin doğu limanında yer alıyor. 1800 koltuklu bir konser salonuna sahip bu kültür-sanat kompleksinin en göz alıcı tarafı, güney cephesi. Mimarlar, mühendisler ve Danimarkalı-İzlandalı sanatçı Olafur Eliasson tarafından ortaklaşa tasarlanan bu cephe, çelik ve cam tuğlalardan yapılmış. Geceleri aydınlatılan bina, devasa bir kaleydoskopu andırıyor. Farklı kaynaklardan gelen ışıkları ve şehrin yansımalarını alıp harmanladığında, ortaya muhteşem bir manzara çıkıyor.

Helsinki, Finlandiya

Barselona için Gaudi neyse, Helsinki için de Alvar Aalto o. Ülkenin en önemli mimarlarından olan Aalto, anavatanının çehresini değiştirmiş ve Helsinki’nin hemen her noktasına imzasını atmış. 20. yüzyılda yaşamış mimarın en önemli işlerinden biri olan ve Töölönlahti Gölü’nün muhteşem manzarasına bakan Finlandiya Salonu, bembeyaz mermerleri ve modern tasarımıyla büyülüyor. Mimarın minimalist işlerinden biri olan Aalto House ise hem bina tasarımı hem de içeride sergilenen parçalarıyla görülmeye değer. Kentin Esplanadi bölgesinde Art Nouveau tarzında yapılmış tren garını, yeni opera binasını ve Fin Ulusal Galerisi bünyesinde hizmet veren çağdaş sanat müzesi Kiasma’yı da ıskalamayın.

Osaka, Japonya

Japonya’nın geleneksel kalmayı başarmış kenti Osaka, kiraz ağaçları ve geleneksel evleri ryokan’lar kadar ulusal sanat müzesiyle de öne çıkıyor. Müzenin içeriği kadar binası da ilgi çekici. Mimar César Pelli imzalı bu muhteşem tasarımlı binanın büyük bölümü yerin altında bulunuyor. Yerin üzerinde kalan dış cephe ise çelikten ve camdan yapılmış. Göğe doğru kıvrımlar yaparak uzanan 50 metre boyundaki bu müzeyi tasarlarken Pelli, rüzgârın etkisiyle ağır ağır salınan bambu dallarından ilham aldığını söylüyor. Cam ve çelik gibi materyallerin kullanılması, binanın içinde hoş ışık oyunları yaratıyor.

Talep Formu
Bizi Arayın